Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Milletin Meclisi ile milletin Cumhurbaşkanı ile milletin yargısıyla ve en önemlisi milletin bizatihi kendisiyle birlikte ülkemizi 2053 vizyonuna hazırlarken en büyük güç kaynağımız milletimizin ordusudur” dedi.
Erdoğan, “Türkiye artık darbeci zihniyetin 70 yıl boyunca örselediği, askeri eğitim ve yönetim sistemini tamamen terk etmiştir. Yeni askeri eğitim ve öğretim sistemimiz ile milli iradenin üstünlüğü ilkesine sıkı sıkıya bağlı, sadece millete hizmet eden, sadece devletine ve onun meşru idarecilerine tabii bir Türk Silahlı Kuvvetlerine hamdolsun sahip olduk” dedi.
Erdoğan, ‘Türk Silahlı Kuvvetlerimiz (TSK) milletimizin destansı direnişi ile başarısızlığa uğrayan 15 Temmuz darbe girişimi ardından bünyesinde ciddi bir temizlik yapmıştır. Bu büyük temizliğin ardından ordumuzun bittiğini, kolay kolay ayağa kalkamayacağını hele hele dünyaya parmak ısırtacak harekatlar yapamayacağını düşünenlerin yanıldıklarını özellikle görmeleri sadece birkaç hafta sürdü.’ dedi
Erdoğan, ‘Ülkemizin Akdeniz’den Karadeniz’e, Balkanlar’dan Kafkasya’ya kadar tüm etki alanındaki artan gücü bu yeni dönemin bir başka özelliği de sosyal medyadan ve dijital mecralardan dizilere kadar farklı alanlarda kendini gösteren yeni tehditler sebebiyle milli güvenlik kavramının kapsamının genişlemesidir” ifadelerine yer verdi.
Erdoğan, “Türkiye uzunca bir süredir kendisine dayatılan veya şartlar gereği yapmak mecburiyetinde olduğu ‘bekle gör’ yaklaşımını bir süre önce terk etmiştir. Tehditleri kaynağında engelleme stratejisine geçerek artık geriden gelen değil, ön alan bir ülke haline geldik” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kara Harp Okulu’nda Millî Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına bu yıl diplomalarını alan teğmenleri ve misafir öğrencileri tebrik ederek başladı.
DÜNYADAKİ GÜÇ DENGESİ
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yeni teğmenlerle daha da güçleneceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyadaki güç dengelerinin yeni gerilimleri ve muhtemel çatışmaları artırdığı bir dönemde her sınıftan ve rütbeden askerî personelin ordumuz için kritik öneme sahip olduğu muhakkaktır. Milletimizin göz bebeği ordumuz, bölgesel tehditler ve terör örgütleri yanında bünyesinde sızmaya çalışan sinsi yapıların yol açtığı tahribatlarla da mücadele etmek mecburiyetinde kalmıştır" diye konuştu.
“TSK’NIN ÜLKEMİZİN ÇIKARLARINI KORUMA VE BÖLGESİNDE HUZURU SAĞLAMA KONUSUNDAKİ GÜCÜNÜ TÜM DÜNYAYA GÖSTERDİK”
Her dönemde farklı kisvelerle ortaya çıkan bu yapıların en son ve alçak örneğinin FETÖ olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, milletimizin destansı direnişi ile başarısızlığa uğrayan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından bünyesinde ciddi bir temizlik yapmıştır. Bu büyük temizliğin ardından ordumuzun ‘bittiğini’, ‘kolay kolay ayağa kalkamayacağını’, ‘dünyaya parmak ısırtacak harekâtlar yapamayacağını’ düşünenlerin yanıldıklarını özellikle görmeleri sadece birkaç hafta sürdü. Darbe girişiminden sadece 40 gün sonra başlattığımız Fırat Kalkanı Harekâtı ile bölgemizdeki insani krizin en önemli aktörü hâline dönüştürülen DEAŞ’a ilk büyük ve ciddi darbeyi biz vurduk. Ardından Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı harekâtları ile TSK’nın ülkemizin çıkarlarını koruma ve bölgesinde huzuru sağlama konusundaki gücünü tüm dünyaya gösterdik."
FETÖCÜLERİN TASFİYESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu başarıların arkasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin personel temin ve eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması ve FETÖ’cülerin tasfiyesi ile oluşan boşluğun hızla doldurulmasının yer aldığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ordumuzda çeşitli seviyelerde personel yetiştiren harp okullarımızı, meslek yüksekokullarımızı ve enstitülerimizi Millî Savunma Üniversitemizin bünyesinde daha kaliteli ve etkin eğitim verecek şekilde yeniden kurduk. Üniversitemizin yurt içinde ve yurt dışında uydurma haberlerle karalanmaya çalışılmasının arka planında işte bu başarının getirdiği hazımsızlık bulunuyor. Yaptığımız reformun ordumuzu zayıflatmaya değil, tam tersine güçlendirmeye yönelik olduğunun en büyük ispatı kazanılan başarılar, dünyanın dört bir yanında yürütülen görevlerdir.”
MİLLİ İRADENİN ÜSTÜNLÜĞÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum; Türkiye artık darbeci zihniyetin 70 yıl boyunca örselediği askerî eğitim ve öğretim sistemini tamamen terk etmiştir. Yeni askerî eğitim ve öğretim sistemimizle millî iradenin üstünlüğü ilkesine sıkı sıkıya bağlı, sadece millete hizmet eden, sadece devletine ve onun meşru idarecilerine tabi bir Türk Silahlı Kuvvetlerine hamdolsun sahip olduk. Bu kazanımdan kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Küresel ve bölgesel gelişmeler ordumuzu daha nitelikli ve daha fazla sayıda insan gücüyle takviye etmemiz gerektiğine işaret ediyor. Önümüzdeki dönemde tüm enerjimizi, konsantrasyonumuzu ve imkânlarımızı bu doğrultuda kullanacağız. Türkiye'nin böyle bir kabiliyete ulaşmasında emeği geçen rektörümüz başta olmak üzere MSÜ'nün tüm mensuplarına şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum" dedi.
"Milletin Meclisi ile milletin Cumhurbaşkanı ile milletin yargısıyla ve en önemlisi milletin bizatihi kendisiyle birlikte ülkemizi 2053 vizyonuna hazırlarken en büyük güç kaynağımız milletimizin ordusudur" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Savunma Bakanı'ndan Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarına kadar kahraman ordunun yönetim kademesindeki herkesi büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına verdikleri katkılar için tebrik etti.
“BU DÖNEMİN EN BASKIN ÖZELLİĞİ JEOPOLİTİĞİN TEKRAR ÖNEM KAZANMASIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonunda kurulan küresel güç ve yönetim dengesinin son dönemdeki gelişmelerle ciddi bir sarsıntı içine girdiğini aktardı.
Türkiye'nin özellikle de İkinci Dünya Savaşı sonrasının soğuk savaş yılları boyunca Orta Doğu, Kafkasya ve Karadeniz'de hep istikrar sağlayıcı bir unsur olarak yer aldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Soğuk savaşın ardından ülkemiz bu istikrar sağlayıcı rolünü Balkanlar'dan Güney Asya'ya, Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya kadar geniş bir alana teşmil etmiştir. Terörle mücadelesindeki tecrübelerini ve geliştirdiği savunma sanayi ürünlerini tüm dostlarıyla paylaşan Türkiye'nin bu cömertliği pek çok yerde oyun değiştirici bir işlev görmüştür. Göreve geldiğimizde savunma sanayimizin yüzde 20'si millîydi. Bunun dışında elimiz boş... Ama şimdi hamdolsun bu yüzde 20, yüzde 80'e çıktı. Artık belli bir gücümüz var. Dünyada 2008 finans kriziyle başlayan ekonomik sarsıntı, koronavirüs salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı ile giderek şiddetlenmiştir. Öyle ki artık uluslararası mecralarda girilen dönemi 'yeni soğuk savaş düzeni' olarak tanımlayanlar dahi vardır Bu dönemin en baskın özelliği jeopolitiğin tekrar önem kazanmasıdır. Doğu Akdeniz ve Karadeniz, yeni enerji kaynaklarının keşfinden, gıda ve tedarik zincirlerinin istikrarına kadar pek çok vasfıyla öne çıkan coğrafyalar arasındadır."
SİYASİ COĞRAFYA
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç şüphesiz güncellenen siyasi coğrafyanın beraberinde yenilenen güvenlik konseptlerini de getirdiğini dile getirdi.
Türkiye'nin Akdeniz'den Karadeniz'e, Balkanlar'dan Kafkasya'ya kadar tüm etki alanındaki artan gücünün bu yeni dönemin sonuçlarından biri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu dönemin bir başka özelliği de sosyal medyadan ve dijital mecralardan dizilere kadar farklı alanlarda kendini gösteren yeni tehditler sebebiyle millî güvenlik kavramının kapsamının genişlemesidir. Tabii göç gibi, radikalleşme gibi, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi sorunlar da artık millî güvenlik kavramı çerçevesinde tartışılmaktadır. Türkiye asimetrik tehditlerle mücadele konusunda bir hayli müktesebat sahibi olmasına rağmen karşımızdaki tablo bizim için de üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir vahamet arz ediyor."
“STRATEJİLERİMİZE EN UYGUN ADIMLARI ATARAK YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”
Krizlerle yüzleşen her ülke gibi strateji taktik ve uygulamalarını gözden geçirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Bizim diğerlerinden farkımız, son 20 yılda yaptığımız hazırlıklar sayesinde krizleri fırsata dönüştürme kapasitemizin ve kabiliyetimizin en yüksek seviyede oluşudur. Bilhassa gelişmiş ülkeler bu konuda çok ciddi tereddüt ve yalpalama içerisindedir. Türkiye uzunca bir süredir kendisine dayatılan veya şartlar gereği yapmak mecburiyetinde olduğu bekle gör yaklaşımını bir süre önce terk etmiştir. Tehditleri kaynağında engelleme stratejisine geçerek artık geriden gelen değil, ön alan bir ülke hâline geldik. Bölgemizde ve dünyada yaşanan her gelişmeyi yakından takip ederek kendi stratejilerimize ve çıkarlarımıza en uygun adımları atarak yolumuza devam ediyoruz. Bunun için gereken kapasiteye ve kabiliyete sahibiz. Ancak bu kapasiteyi ve kabiliyeti sürekli geliştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde geriye düşmemiz ve eskisi gibi istikrarsızlık bataklığına saplanmamız kaçınılmazdır."
ESER VE HİZMET ALTYAPISI
Eser ve hizmet altyapısının yeni atılımları hayata geçirmek için kendilerine uygun bir zemin oluşturduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hâlihazırda önümüzdeki en büyük sıkıntı, ekonomide yaşadığımız hayat pahalılığı meselesidir. Esasen beklenmedik birtakım gelişmeler uyguladığımız programların sonuçlanma süresini uzatmasıydı. Çoktan bütün bu meseleleri geride bıraktık, geride bırakıyoruz. Biz her şeyde olduğu gibi 'Bunda da bir hayır vardır' diyerek işimize bakıyoruz. İnşallah yılbaşından itibaren hedeflerimizin somut neticelerini almaya başlayacağız" diye konuştu.
Bölgesel ve küresel gelişmelerin önlerine getirdiği fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek için gereken her türlü çalışmayı kararlılıkla yürüttüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti: "Savunma sanayimizin geliştirilmesi de bu çalışmalardan biridir. Güvenlik krizi yaşanan her yerde savunma sanayi ürünlerimizin kritik rolünü görmemiz, verdiğimiz emeklerin boşa gitmediğinin ispatıdır. Artık insansız hava araçlarımız var. Artık silahlı insansız hava araçlarımız var. Artık Akıncımız var. Hepsinden öte, şimdi bizler ciddi manada farklı ülkelerle bu mücadeleyi kararlı bir şekilde verme gücüne sahip olduk. Kriz yaşayan ülkelerin her biriyle ilişkimizi ortak çıkarlar ve dengeler çerçevesinde yürütmemiz, ülkemizin bir diğer ayırt edici vasfıdır.”
“HER ZAMAN İŞ BİRLİĞİNDEN, DOSTLUKTAN YANA OLDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemize yönelik tehditlerle kendi yöntemlerimiz ile mücadele ederken NATO ve Avrupa Birliği başta olmak üzere uzunca süredir içinde yer aldığımız ittifaklarla bağımızı da koruyoruz. Elbette güya müttefik olduğumuz ülkelerin Türkiye'ye yönelik düşmanca tavırları veya bu tür tavırlar sergileyenlere verdikleri destekler canımızı sıkıyor. Ancak biz bu ilişkilerimizin toplamındaki kar ve zarar hanesine bakarak hareket ediyoruz. Bir yandan da ihtiyaçlarımıza uygun yeni ortaklıklar kurmayı ihmal etmiyoruz. Biz her zaman diyalogdan, iş birliğinden, birlikte kazanmaktan, dostluktan yana olduk. Gönlümüzü ve kollarımızı bize bu şekilde yaklaşan herkese açık tuttuk. Aksi yönde hareket edenlere karşı ise sabırla, anlayışla hüsnüniyetle yaklaşmayı prensip edindik. Türkiye'yi vesayetle, darbeyle, ekonomik tuzaklarla dize getiremeyenlerin hâlâ siyaset ve toplum mühendisliği yöntemlerinden medet ummasını acı bir tebessümle izliyoruz. Sadece bu tablo bile bu tür heveslerin kursaklarda kalmaya mahkûm olduğunu göstermeye yeterlidir."
"Osmanlı'nın son asrındaki kayıplarımız öyle dramatik, öyle acı, öyle beklenmedik olmuştur ki bunu yaşayan neslin ruhunda derin yaralar açmıştır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Millî Mücadelemizi zafere ulaştırıp yeni devletimizi kurduğumuzda bu tarihî zaferin kahramanlarının çoğunun doğup büyüdükleri yerler bile sınırlarımız dışında kalmıştır. Yahya Kemal'in kaybedilişini Bursa ile eş tuttuğu Üsküp, İstanbul'dan 61 yıl öncesinden bizimdi. Böylesine büyük bir enkazın üzerinde yeni devletimizi yükseltebilmiştik. Yine Yahya Kemal'in dizeleri ile ifade edecek olursak 'Kalbimde bir hayali kalıp kaybolan şehir! / Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir! / Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene, / Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene' Malazgirt'teydik. Alparslan, onun ruhu ile beraberdik. Orada başlayan, Fatih ile devam eden, Gazi Mustafa Kemal ile doruğa çıkan, attığımız bu adımlarla işte yeni Türkiye Cumhuriyeti'ni inşa veya ihya edişimiz, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hamlemiz, bir şeylerin birilerine işaretidir. Evet, tarih boyunca ecdadın kanlarıyla, alın terleriyle suladığı, bıraktığı eserlerle mühürlediği yerler bugün bizde olmasa bile bizim gönlümüz ve kalbimiz daima oralardadır. Harp Okullarımızdan mezun ettiğimiz dost ve kardeş subaylarımızın her birini de işte bu kadim bağların gönül elçileri olarak görüyoruz."
“KİMSENİN TOPRAĞINDA, ÖZGÜRLÜĞÜNDE GÖZÜMÜZ YOKTUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin ayak bastığı her yere sadece huzur, barış, dostluk ve refah götürdüğünü dile getirerek, "Bizim kimsenin toprağında, kazancında, özgürlüğünde gözümüz yoktur, olamaz. Bu anlayışın örneklerini dünyanın dört bir yanında sergiledik, sergiliyoruz. Afrika'dan Güney Amerika'ya kadar nerede asırlardır zulüm altında inlemiş, canları ve malları yağmalanmış toplum varsa bugün hepsinin en hasbi ve fedakâr yol arkadaşı Türkiye'dir. Çünkü biz 'Yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü' felsefesiyle dünyaya ve insanlığa bakıyoruz. İnşallah hedeflerimize ulaşarak Türkiye'yi dünyanın en büyük ekonomileri, askerî güçleri, siyasi ve sosyal toplumları seviyesine çıkardığımızda aynı anlayışla daha çok insanı kucaklayacağız. Bu duygularla bir kez daha mezun olan teğmenlerimizi ve dost ülke öğrencilerimizi tebrik ediyorum" dedi.