Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Narmina Mustafayeva, Hocalı Katliamı’nın 29’uncu yıl dönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yaparak, “O gece orada yaşananları dinlerken insan donup kalıyor. Savaşlar esnasında uluslararası hukukun ilkeleri ile bağdaşmayan, insani değerleri hiçe sayan tavır ve icraatın 20. yüzyılda nadir örneklerinden biridir Hocalı soykırımı” sözlerine yer verdi.
Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Narmina Mustafayeva, Hocalı Katliamı’nın 29’uncu yıl dönümü nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı. Mustafayeva açıklamasında, “O gece orada yaşananları dinlerken insan donup kalıyor. Üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen Hocalı’da yaşanan soykırımı dinleyenler bu acıyı cismen hissedebiliyor. Örneğin, o korkunç geceyi yaşayanlardan bir görgü tanığı “Allah'a yalvardım, bana yardım etme, beni öldür diye yalvardım” diye feryat ediyor. Bu cümleyi duyunca, “bu kadarı nasıl olabilir?” diye soruyor insan kendine. Bu düşünceyle Hocalı’da Azerbaycanlılara karşı olan zulmün boyutunu tasavvur ede biliyoruz. Dünya tarihi günümüze kadar bir çok savaşlara tanıklık etmiştir. Savaşlar esnasında uluslararası hukunun ilkeleri ile bağdaşmayan, insani değerleri hiçe sayan tavır ve icraatın 20. yüzyılda nadir örneklerinden biridir Hocalı soykırımı. Ermenistan Silahlı Birlikleri tarafından bir gecede hunharca katledilen çocuk, kadın, yaşlı sivil rakamlarına baktığımızda bunu açık şekilde tespit etmiş olursunuz” sözlerine yer verdi.
"BUGÜN 150 KİŞİ HALA KAYIP VE KENDİLERİNDEN HABER ALINAMAMAKTA"
Hocalı’da yaşanan süreci de anlatan Mustafayeva, “1992'nin, 25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan, tarihin değişeceği, karanlık sayfalarına yeni bir soykırımın ekleneceği o soğuk Şubat gecesi. Ermenistan Silahlı Birlikleri, Sovyetler Birliği’nin Hankendi’nde konuşlanmış dönemin 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteği ile kuşatıyor Hocalı'yı. Şehre giriş-çıkışlar kapatılıyor ve şehir dört bir yandan tankların ateşine maruz kalıyor. Savunmasız kalan şehre, dahil olan Ermenistan’a bağlı askeri birlikler sivilleri ayırmaksızın kurşuna diziyor. Evlerin sığınaklarında güvende olacaklarını düşünen kadın ve çocuklar da maalesef, aynı kaderi yaşıyor o gece. O soğuk karlı kış gecesinde aileleri ile beraber ormanlardan geçip, buzlu nehirlere girmek zorunda kalan Hocalı sakinlerinin çoğu komşu Ağdam iline varmak üzereyken, Ermeni askerleri tarafından kuşatılarak topluca öldürülmüş ve bir kısmı rehin alınmıştır. Rehin alınanların büyük kısmının kaderi bu güne kadar bilinmemektedir. Ermeni askerler rehin aldıkları sivillerin kulaklarını ve burunlarını kesmiş, gözlerini çıkarmış, çocukları annelerinin gözü karşısında öldürmüş, kadınları ve yaşlıları zırhlı araçların arkasına bağlayıp sürüklemiş, hamile kadınları süngülemiştir. Rehin alınan bin 275 kişi günlerce işkence görüyor. Kimisi dayanamayıp hayatını kaybediyor ya da canına kıyıyor. Bu soykırımda, 613 Azerbaycanlı hayatını kaybetti. Bunlardan 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı olmak üzere, 8 aile tamamen yok edilmiş, 25 çocuk her iki ebeveynini 130 çocuk ise ebeveynlerinden birini kaybetmiştir. Aynı zamanda bin kadar kişi ağır yaralanmıştır. Bugün 150 kişi hala kayıp ve kendilerinden haber alınamamakta. Hocalı'da öyle bir katliam yaşandı ki, İnsan Hakları İzleme Örgütü yaşananları Dağlık Karabağ savaşında yapılan en büyük katliam olarak tarif etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararında Hocalı'da yaşananlar, savaş suçları veya insanlık aleyhine suçlarla eşdeğer eylemler olarak kabul edildi. Azerbaycan Parlamentosu, Hocalı'da yaşananları 1994 yılında "soykırım" olarak ilan etti” ifadelerine yer verdi.
"Ermenistan’da faşizmin devlet politikası kıvamına gelmesi nedenlerini anlamak pek zor olmuyor"
Mustafayeva açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı: “Önce Umum milli lider Haydar Aliyev ve sonrasında Cumhurbaşkani Sayın İlham Aliyev'in üstün çabalarıyla Hocalı soykırımının perdelenerek görmezden gelinmesine izin verilmedi. Hocalı Soykırımı'nın bir soykırım olduğu gerçeği tanıklarıyla tüm dünyanın gözleri önüne serildi. Bir zamanlar acı gerçek karşısında susanlar, zamanla kabullenmek zorunda kaldılar. O gece Hocalı'da yaşananların tarihin tanıklığında aydınlanması sağlandı. Dünyanın 17 ülkesi ve ABD’nin 20’den fazla eyaleti Hocalı soykırımını kınayan kararı kabul etmiştir. Bu vesileyle, kardeş Türkiye Cumhuriyeti’ne her zaman ve her konu da olduğu gibi bu acıyı bizimle paylaştıkları için teşekkür etmek isterim. 2001 yılında dönemin Ermenistan eski Savunma Bakanı ve 2018 yıllına kadar Cumhurbaşkanı görevlerini yürütmüş Serj Sargisyan bir röportaj esnasında Hocalı’da yaşananları şöyle ifade etmiştir: "Hocalı'dan önce Azerbaycanlılar Ermenilerin sivillere dokunmayacağını düşünüyordu. Biz bu algıyı kırdık.” Bu tür fikir sahibi olanların Ermenistan yönetiminde yer aldığını düşündükçe, Ermenistan’da faşizmin devlet politikası kıvamına gelmesi nedenlerini anlamak pek zor olmuyor. Şöyle ki, 27 Eylül 2020 tarihinden itibaren başlayıp 44 gün devam eden Vatan Savaşı’nda da, Ermenistan askeri operasyon alanlarından çok uzak mesafede olan Azerbaycan’ın sivil şehirleri - Gence, Berde, Ter-teri uzun menzilli roketlerle hedefe almış ve 12’si çocuk 27’si kadın olmak üzere 100’ü aşkın sivil Azerbaycanlı hayatını kaybetmiş, 423 sivil yaralanmıştır. Hocalı'nın yarası ve şehitlerimizin hatırası hepimizin kalbinde daimi yaşayacaktır.”