Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, “Enflasyonla mücadele tüm politikalarımızın merkezinde yer alıyor. Kararlı duruşumuz ve uygulanan politikalar, enflasyonda yukarı yönlü beklentilerin de kırılmasında rol oynayacak. Tabi burada döviz kuru istikrarı da oldukça önemli. Son dönemde, döviz kuru geçişkenliğinin enflasyon üzerindeki etkisinin daha da arttığını görüyoruz. Tarihimizde ilk defa 200 milyar doların üzerine bir ihracat performansı gerçekleştireceğimize inanıyorum” dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) tarafından düzenlenen ‘İş Dünyası Buluşması’ toplantısına katıldı. Toplantının açılış konuşmasını BTSO Başkanı İbrahim Burkay yaptı. Burkay, pandemi döneminde yapılan desteklemelerin devam etmesi gerektiğini ifade ederek, “Pandeminin ortaya çıktığı ilk günden bu yana tüm gücümüz ve imkanımızı pandeminin üyelerimiz üzerindeki etkilerini azaltmaya yoğunlaştırdık. Tüm sektörlerimizle sürekli iletişim halinde olduk. Düzenlediğimiz istişare toplantılarıyla üyelerimizin yaşadığı sıkıntıları yakından takip ettik. Komitelerimizin belirlediği sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm beklentilerini çatı kuruluşumuz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne ve ilgili Bakanlık, kurum ve kuruluşlara aktararak sektörlerimizin sorunlarının çözümünde önemli bir rol oynadık. Dünya ekonomilerinin zorlu sınavlardan geçtiği bir dönemdeyiz. Geçen yıl bir sağlık sorunu olarak başlayan korona virüs salgını, ekonomik sorunları ve belirsizlikleri de ortaya çıkardı. Salgınla birlikte küresel ekonomi hem arz hem de talep yönüyle büyük sınavlar verdi. İşletmelerimizin bir bölümü faaliyetlerine ara vermek zorunda kalırken, tedarik zincirlerinde de aksamalar meydana geldi. Diğer taraftan da büyümenin en önemli etkenlerinden birisi olan iç tüketim, salgından negatif etkilendi” dedi.
Bursa’da ve Türkiye’de çok ciddi bir yatırım iştahının bulunduğunu belirten Burkay, “Hükümetimiz tarafından sağlanan çok önemli destek mekanizmaları var. Ancak iş dünyamızın sahip olduğu bu potansiyeli ortaya çıkarabilmek için faiz ve enflasyon koşullar ile birlikte yatırım ortamını güçlendirici adımlar atılması önem arz etmektedir. Firmalarımız geçen yıl bu aylarda kredi destek paketleri kapsamında yüzde 7,5’a kadar düşen faizleri kullanmışken bugün kredi faiz oranları ise yüzde 22-24 aralığında bulunmaktadır. Yüksek enflasyonla mücadelede kararlı ve hızlı bir şekilde atılacak adımlar, işletmelerimizin maliyet ve sermaye yapısı açısından yaşadığı olumsuzlukların da önüne geçecektir” diye konuştu.
“YERLİ OTOMOBİLİNİN GEMLİK’TEN YOLA ÇIKACAK OLMASI TESADÜF DEĞİL”
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, salgının etkilerinin nispeten azalmasıyla, artık sahaya daha sık inecekleri, yerelin sesini yerinde duymak istedikleri için Anadolu turuna Bursa’dan başladıklarını ifade ederek, “Otomotivin ve tekstilin kalbi burada atıyor. Türkiye’nin otomobilinin Gemlik’ten yola çıkacak olması elbette tesadüf değil. Sahip olduğunuz kabiliyetler, güçlü tedarik zincirleri ve firma etkileşimini kolaylaştıran ekosistem, Bursa’nın taşıdığı avantajlardan sadece birkaçı. Çekim merkezi konumunda olan Bursa, bölgesel gelişme açısından da çevre illerin kalkınmasında bir kaldıraç görevi üstleniyor. Dolayısıyla taşıdığınız bu potansiyel, ülkemize de yüksek katma değer, üretim çeşitliliği ve istihdam olarak geri dönüyor. Bu etkileyici performans, sizleri bir rol model olarak da öne çıkartıyor” ifadelerini kullandı.
“MİLLİ GELİRİN YÜZDE 3,4’ÜNE ULAŞMASINI BEKLİYORUZ”
Zorlu 2020 yılının geride kaldığını, yaşanan küresel salgının sosyolojik, ekonomik ve toplumsal pek çok sorunu da beraberinde getirdiğinin altını çizen Elvan, “Bakın biz bu dönemde, sorunsuz işleyen bir düzenin aniden durabileceğini, deyim yerindeyse tüm şalterlerin bir anda kapanabileceğini gördük. Küresel ekonomi, belki de son 100 yılın en şiddetli daralmasını yaşadı. Dünya ticareti ve uluslararası sermaye hareketleri derin yaralar aldı. Küresel çapta işsizlik, bütçe açıkları, borçluluk oranları ve enflasyon artış eğilimine girdi. Oluşan bu hasarın giderilmesi maalesef zaman alacak. Türkiye, işte böylesine zorlu bir mücadeleyi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin sağladığı hızlı koordine olabilme yeteneği sayesinde başarıyla yürüttü. Emekçiler, işverenler ve vatandaşlarımız için tüm imkânlarımızı seferber ettik. Salgından etkilenen işletmelerimize; Çeşitli hibe destekleri sunduk, vergi ve sosyal güvenlik prim ödemelerinde ertelemeler getirdik, KDV ve kira stopajlarında indirimler yaptık. Üretimde sürdürebilirliği sağlamak için benzersiz adımlar attık. Kısa çalışma ödeneği, işsizlik ödeneği, nakdi ücret desteği ve normalleşme desteği gibi mekanizmalar, Türk sanayisini bu zorlu dönemde ayakta tuttu. Bahsettiğim bu dört uygulamayla, 9 buçuk milyon vatandaşımıza 55 milyar liralık bir destek sunduk. Bütçeden ve çeşitli fonlardan sunduğumuz desteklerin tutarı 141 milyar lirayı aştı. Yıl sonuna kadar bu tutarın 191 milyar liraya, yani milli gelirin yüzde 3,4’üne ulaşmasını bekliyoruz” dedi.
“Tarihimizde İlk”
Şunu da çok net ifade edeyim; bundan sonraki süreçte de ihtiyaç duyan her kesimin yanında olmaya devam edeceklerini işaret eden Bakan Elvan, “Biliyorsunuz aşılamada da önemli bir ivme artışı söz konusu. Günde 1 milyon dozun üzerinde aşı yapılıyor, bakınız bu muazzam bir başarıdır. İnşallah bu durumun olumlu etkisini de önümüzdeki dönemde, hem ekonomide hem de sosyal hayatın normalleşmesinde göreceğiz. Atılan adımların katkısıyla, 2020 yılını büyümeyle kapattık. Ekonomik aktivite 2021’in ilk çeyreğinde canlı bir performans gösterdi. İlk çeyrekteki yüzde 7’lik büyümenin yüzde 30’unu imalat sanayimiz tek başına sırtladı. Yine bu dönemde; dış talebin ve yatırım harcamalarının da büyümeye önemli bir katkı sağladığını görüyoruz. İhracat tarafı çok güçlü gidiyor, bu sene tarihimizde ilk defa 200 milyar doların üzerine bir ihracat performansı gerçekleştireceğimize inanıyorum. Bursa’nın ihracat rakamları da, yılın ilk 5 ayında, geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 38’in üzerinde arttı. Sizlerin de desteği ile yıl sonu hedefimize ulaşacağımızdan hiç kuşkum yok. Makroekonomik politikalarımızda 3 temel önceliğimiz var. Birincisi; ekonomide dengesizlik ve kırılganlık oluşturmayacak, kaliteli ve istikrarlı bir büyümeyi temin etmek. Bizim için önemli olan büyümenin sürdürülebilirliği ve kapsayıcılığıdır. İstihdam oluşturan, gelir dağılımını iyileştiren, verimliliği artıran ve rekabeti teşvik eden politikalarla büyüme patikamızı şekillendirmek istiyoruz. Bu büyümeden de, tüm vatandaşlarımızın en iyi şekilde faydalanmasını arzuluyoruz. İkinci politika önceliğimiz; Cari açığın kontrol altına alınması, hatta orta vadede cari fazla veren bir ekonomik yapının hakim kılınmasıdır. Cari açıkla mücadelenin hem dönemsel hem de yapısal unsurlarının olduğunun farkındayız. İhracat pazarlarımızın toparlanıyor oluşu, dönemsel açıdan işimizi kolaylaştırıyor. Benzer şekilde, altın ithalatını azaltmak için uyguladığımız tedbirlerin de müspet etkilerini görmeye başladık. Yılın ilk 5 ayında altın ithalatı, geçen seneye göre yüzde 47 azaldı. Yapısal tarafta da bir dizi tedbir hayata geçecek. Örneğin; imalat sanayimizin küresel değer zincirlerine entegrasyonunu daha da artırmak için özel programlar uygulayacağız. İhracatı öncelikleyen yatırımlara ağırlık vereceğiz. Yurtdışı lojistik merkezleri açarak ihracatçıların potansiyel pazarlara erişimini hızlandıracağız. Üçüncü ve en önemli politika önceliğimiz ise; fiyat istikrarının sağlanmasıdır” şeklinde konuştu.
“ENFLASYONLA MÜCADELE TÜM POLİTİKALARIMIZIN MERKEZİNDE YER ALIYOR”
“Enflasyon nitelikli ve sürdürülebilir büyümenin önündeki en temel engeldir. Yüksek enflasyonun olduğu bir ortamda, sanayici de önünü göremez, sağlıklı karar alamaz, uzun vadeli yatırım yapmaya da cesaret edemez” diyerek sözlerini sürdüren Bakan Elvan, “İşte bu yüzden, enflasyonla mücadele tüm politikalarımızın merkezinde yer alıyor. Biz bu sorunu bir bütün olarak ele alıyoruz. Para, maliye, finansal sektör ve yapısal politikalarımız uyum içinde hareket ediyor. Kısa vadeli kazanımlar uğruna, asla enflasyon hedefimizden kopmayacağız. Enflasyonla mücadelede, beklentiler kanalının ne denli kritik bir rol oynadığını biliyoruz. Kararlı duruşumuz ve uygulanan politikalar, enflasyonda yukarı yönlü beklentilerin de kırılmasında rol oynayacak. Tabi burada döviz kuru istikrarı da oldukça önemli. Son dönemde, döviz kuru geçişkenliğinin enflasyon üzerindeki etkisinin daha da arttığını görüyoruz. Kur istikrarının sağlanması ve enflasyonun düşmeye başlamasıyla birlikte; ülkemizin risk primi de düşecek, sermaye girişi hızlanacak, Türk Lirası varlıklara talep artacak, ve oluşan güven ortamı istikrarlı büyümeyi de beraberinde getirecek. Biliyorsunuz geçmişte de yüksek enflasyon sorununu yaşadık ve attığımız adımlar sayesinde enflasyonu gayet başarılı bir biçimde tek hanelere indirdik. Yine benzer bir başarı hikayesi yazacağız, ancak bunun için sizlerin de sabrınıza ve desteğinize ihtiyacımız var. Biz Hükümet olarak sizlerin yükünü alacak ve işlerinizi hızlandıracak düzenlemeleri yapmakta kararlıyız. Reform paketinde de yer verdiğimiz üzere; sanayimiz için finansman, beşeri sermaye, vergilendirme ve yatırım ortamının iyileştirilmesi gibi alanlarda somut politikaları hayata geçireceğiz” dedi.
“MESLEKİ EĞİTİM MERKEZLERİNİ GENÇLERİMİZ İÇİN ÇOK DAHA CAZİP KILACAĞIZ”
Finansa erişimin sizler için ne denli kritik bir önem taşıdığını dile getiren Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, “Buradan hareketle; bankacılık sektörünün yanı sıra, faizsiz finans sistemi ve sermaye piyasalarını daha da derinleştirecek politikalara hız vereceğiz. Katma değer üreten firmaların hayatta kalmasını da çok önemsiyoruz. Bunun için bankacılık sektörümüzde; firma rehabilitasyonları için yeniden yapılandırma birimleri kurulmasını teşvik ediyoruz. Sanayicilerimizin ara eleman bulma noktasında karşılaştıkları zorlukların da farkındayız. Bu sorunu çözmek üzere, çok önemli bir adım atıyoruz, hazırlıklarımızı büyük ölçüde tamamladık. Mesleki Eğitim Merkezlerini gençlerimiz için çok daha cazip kılacağız. Kalfalık döneminde alınan ücretlerde iyileşme sağlayacak, bu merkezlerde eğitim gören öğrencilerin ücretlerini kamu tarafı olarak biz karşılayacağız. Böylece sizlerin üzerindeki yükleri kaldırmayı hedefliyoruz. Ülkemizin potansiyeline ve sizlerin yapabileceklerine çok büyük bir güven duyuyoruz. Türkiye, küresel ekonominin sayılı üretim ve inovasyon merkezlerinden biri olabilir. İnanın bunun önünde hiçbir engel yok. Pandemide Türk sanayisi kendini ispatladı, en zor durumlarda bile müdahale kapasitesiyle gücünü gösterdi” diye konuştu.
SANAYİCİLERDEN 4 TEMEL BEKLENTİ
Sanayiyi daha ileri taşımak adına, 4 temel beklentilerinin olduğunu söyleyen Elvan, “Birincisi; yüksek katma değer üreten, dijitalleşmeyi teşvik eden ve rekabet gücünüzü artıracak yatırımlara öncelik vermenizi arzu ediyoruz. Bursa, sahip olduğu avantajlarla yerli yabancı pek çok yatırımcının hedef noktası da olabilir. Dolayısıyla sizlerin pro-aktif olmanızda, uluslararası işbirliği imkânlarını zorlamanızda büyük faydalar bulunuyor. İkincisi; borç-özkaynak dengenizin daha dikkatli ayarlanması hususu. Ben katıldığım tüm toplantılarda, bu hususun özellikle altını çiziyorum. Ödeyebileceğiniz kadar borç alın, büyük yüklerin altına lütfen girmeyin. Şirketleriniz sermaye piyasalarına açmak gibi, farklı finansman imkanlarını da gündeminize alın. Hammadde ve emtia fiyatlarının dünya genelinde arttığı, gelişmiş ülkelerde enflasyon beklentilerinin yükseldiği bir döneme giriyoruz. Gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının para politikalarında değişikliğe gidebileceği bir ortamda, yurtdışı piyasalarda oynaklığın artabileceğini öngörmek gerekiyor. Bu nedenle, bilanço yapımızı bu yeni döneme göre ayarlamamız önem arz ediyor. Üçüncüsü; istihdam ve teknoloji dengesini çok iyi kurmaya özen göstermeliyiz. İşgücümüze yeni iş imkanları oluşturmak kadar, mevcut işgücü kabiliyetlerinin geliştirilmesi de kritik öneme sahip. Bu noktada Bursa, diğer illerimize göre avantajlı bir konumda. İlimizdeki Model fabrikanın gerek yalın üretim, gerekse dijitalleşme konusunda dönüştürücü bir fonksiyon üstleneceğini düşünüyorum. Sizlerin burada alacağı eğitimler, verimlilik ve rekabet artışı olarak işinize geri dönecek, bundan emin olabilirsiniz. Dördüncü ve son olarak; Sanayinin yeşil dönüşümü konusunu da odaklı bir şekilde ele almamız şart. Yeşil teknolojiler, küresel çapta yeni ürünler ve piyasalar oluşturmak için ciddi bir büyüme potansiyeli sunuyor. Küresel iklim değişikliği, tarım başta olmak üzere hayatımızın pek çok alanını etkilemeye başladı. Ülkelerin ve uluslararası kuruluşların da bu konudaki hassasiyeti günden güne artıyor. Önümüzdeki dönemde, dış kaynaklara ve dış finansmana erişim şartlarından birisi de yeşil dönüşüm olacak. Dolayısıyla, bu konuyu asla ıskalamamız gerekiyor. Türkiye, yeşil devrimin öncülerinden biri olabilir. Ben bunu bir örnekle açıklamak istiyorum. Türkiye’nin Otomobili Projesi, aslında tam da bu bağlamda değerlendirilmesi gereken bir iş. Biliyorsunuz otomobiller artık ulaşım aracı olmanın da ötesinde; yüksek teknolojili, elektrikli, otonom ve ağa bağlı akıllı bir cihaza dönüşüyor. Tabi buna ek olarak; çevre ve emisyon alanında getirilen yeni düzenlemeler de sektörde reformu zorunlu kılıyor. Dolayısıyla, sektörde hem ana sanayinin hem de tedarik sanayinin hızla uyum sağlamasını gerektirecek bir bakış açısına ihtiyaç var. Bu bakış açısına sahip olup harekete geçenler, otomotiv endüstrisinin yarınlarını da şekillendirecekler. İşte TOGG, bu sektörün yarınlarını bugünden şekillendirme iddiasını ortaya koyuyor. Burada geliştirilecek teknolojiler; çevreyi kirletmeyen, elektrikli ve bağlantılı bir mobilite ekosistemini de hayata geçirecek. Daha da önemlisi, ülkemiz tedarik sanayisi de bu dönüşüme ayak uyduracak. Bir sonraki adımda da, geliştirdiğimiz teknolojileri yurtdışına ihraç edeceğiz. Bir ülke sanayisi için, bundan daha ilham verici bir örnek olabilir mi? Bursa’nın bu benzersiz dönüşüme öncülük edecek olması da hakikaten heyecan verici” diyerek sözlerini noktaladı.