Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yeni yatırımlar erişilebilirlik esasına göre yapılmalı, eski bunların dönüşümleri süratle yapılmalıdır. Erişilebilirlik standartları belirlenmeli ve tüm kurumlar çalışmalarını buna göre yürütmelidir. Bu amaçla 2020 yılının erişilebilirlik yılı olarak ilan edilmesinde fayda görüyorum, hayırlı olsun” dedi.
ENGELLİ VATANDAŞLARIN KAMUYA YERLEŞTİRİLMESİ
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen engelli vatandaşların ve devlet korumasından yararlanmış gençlerin kamu kurumlarına yerleştirilmesi törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki engelli memur sayısının kendilerinden önceki döneme göre yaklaşık 10 kat artarak 56 bin 500 kişiye ulaştığını belirtti. Erdoğan, “Bugün de her eğitim seviyesinden bin 304 engelli vatandaşımızı kamuda işe yerleştiriyoruz. Devlet korumasında yetişen gençlerimizden 2002'den bugüne kadar kamuya yerleştirdiklerimizin sayısı 29 bine ulaştı. Devlet olarak 17 yıllık görev sürecimizde hiçbir zaman engelli kardeşlerimize duyarsız olmadık, her zaman yanlarında olduk, olmaya devam edeceğiz. Bugün her eğitim seviyesinden bin 561 gencimizin daha atamasını gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.
“DÜNYANIN EN İYİ SOSYAL GÜVENLİK VE SAĞLIK SİSTEMİNİ KURMAMIZIN AMACI DA BUDUR”
Bu ülkede yaşayan her birey gibi engellilere ve devlet korumasında yetişen gençlere sahip çıktıklarını, kendilerini en iyi geleceğe hazırlamaya çalıştıklarını söyleyen Erdoğan, “Geçmişte devlet ile millet arasındaki ilişkiler uzunca bir süre maalesef kopuk yürüdü. Tek parti döneminde insanına tepeden bakan, milleti hor, hakir gören jakoben bir anlayış hakim oldu. Çok partili siyasi hayata geçilirken milletimiz sadece değerlerine saygı duyan değil, aynı zamanda kendisine hak ettiği hizmetleri getiren bir yönetim anlayışının da özlemi içindeydi. Rahmetli Adnan Menderes ve ardından rahmetli Özal işte bu iki alanda birden yaptıkları reformlarla milletimizin gönlünü fethettiler. AK Parti'nin 17 yıllık iktidarındaki en büyük başarısı hem demokrasiyi geliştirmesi hem de kalkınmayı sağlamasıdır. Tabii kalkınma bu ülkenin vatandaşlarının her birini de kapsayınca anlamlı hale gelir. Ülkenin kaynakları eskiden olduğu gibi sadece bir avuç mutlu azınlığın emrine verildiğinde yapılan işin adı kalkınma değil adaletsizlik olur. Biz Türkiye'nin zenginliğini 81 vilayetin tamamına ve buralarda yaşayan her kesimden insanımızın istifadesine sunduk. Türkiye'yi büyütürken, üretimi artırırken, milli gelirimizi 3 kattan fazla yükseltirken, istihdam yelpazesini genişletirken tüm vatandaşlarımızı özellikle kucaklamaya gayret ettik. Dünyanın en iyi sosyal güvenlik ve sağlık sistemini kurmamızın amacı da budur. Ülkemizde devletin şefkat şemsiyesi dışında hiç kimsenin kalmaması için özel çaba gösterdik” şeklinde konuştu.
“SON 17 YILDA TAM 339 MİLYAR LİRALIK SOSYAL YARDIMDA BULUNDUK”
Sosyal yardımlar için ayrılan yıllık bütçeyi 2 milyar liradan 55 milyar liraya çıkardıklarını söyleyen Erdoğan, “Son 17 yılda tam 339 milyar liralık sosyal yardımda bulunduk. Milli gelirimiz içindeki sosyal yardımların payını yüzde 0,3’ten yüzde 1,2 seviyesine yükselttik. Engelliler ve devlet korumasındaki çocuklar yanında kadınlara, yaşlılara, dul ve yetimlere, şehit yakınları ve gazilere ihtimam gösterdik. Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, zenginleştikçe ortaya çıkan değeri tüm vatandaşlarımıza yansıtmaya inşallah bundan sonra da devam edeceğiz. Engellilerimizin toplumsal hayatın her alanında olmalarını sağlamak için çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz. Bunlardan ilki erişilebilirlik meselesidir. Bu çok önemli. Sağlık ve eğitim kurumları ile iş yerleri başta olmak üzere her alanındaki hizmetlerin engelli ve yaşlarımız açısından erişilebilir şekilde verilmesini özellikle istiyoruz, bunun başarılması lazım. Evinden çıkan bir engelli veya yaşlı kaldırımı ile yaya geçidi ile parkıyla bina girişi ile toplu taşıma aracı ile her bakımdan kolayca yararlanabileceği imkanlara sahip olmalıdır. Aynı şekilde bu vatandaşlarımız günümüzün vazgeçilmez araçları olarak bilgi ve iletişim teknolojilerinden faydalanma konusunda da hiçbir bariyerle bir defa karşılaşmamalıdır. 3 kişiye bir bilgisayar değil, birebir, hepsine bu bilgisayarı verebilmek, işte biz bunu başardık. Şüphesiz bunu sağlamanın yolu tüm hizmetleri engelli ve yaşlılarımız için erişilebilir olarak tasarlamaktan geçiyor. Şayet bir şehirde hala yollar, kaldırımlar, bina girişleri, asansörler, lavabolar, velhasıl hayatın her anında ihtiyaç duyulan unsurlar erişilebilir değilse orada ciddi bir eksiklik var demektir. Siz medeni olmaktan da bahsedemezsiniz. Belediyelerimiz başta olmak üzere bu konuda sorumluluk sahibi her kurumun artık bu gerçeği kabul etmesi ve buna uygun davranması şarttır. Bir belediyeci olarak, bunları yaşamış bir kardeşiniz olarak bunları söylüyorum. Çünkü İstanbul gibi bir şehirde belediye başkanlığı yapmak herhalde sıradan bir olay değil. Geldiğim zaman susuz bir İstanbul vardı, ama geldik elhamdülillah o konuyu çözdük, çöp dağlarından geçirmeyen bir İstanbul vardı, bunları kaldırdık ve Habitat’ın temizlik ödülünü verdiği bir İstanbul olduk. Çöp dağlarının patladığı ve 39 kardeşimizin çöp dağlarının altında kaldığı bir Ümraniye Belediyesini yaşadık. Solunumda hava kirliliği felaketti ve gazeteler maske dağıtıyordu, böyle bir İstanbul yaşadık. Hamdolsun bunlardan da kurtulduk. Artık Türkiye'yi 81 vilayetine doğalgazı taşımak suretiyle temiz hava ile karşı karşıya getirelim dedik, şu anda onu da başardık. Şimdi hedef, yarıdan fazlasını ulaştık ama tüm ilçelere de doğalgazı götürmek istiyoruz, hızla şu anda onun çalışmaları devam ediyor” şeklinde konuştu.
“YENİ YATIRIMLAR ERİŞİLEBİLİRLİK ESASINA GÖRE YAPILMALI”
İstanbul’da açılışı yapılan TürkAkım projesine değinen Erdoğan, “Karadeniz’in altından altından Kıyıköy’e geçirmek suretiyle bizim üzerimizden doğalgaz Avrupa’ya gidecek. Türkiye’de de ihtiyacımızın artık büyük bir kısmını tamamlamış olacağız. Türkiye artık böyle bir ülke. Yeni yatırımlar erişilebilirlik esasına göre yapılmalı, eski bunların dönüşümleri süratle yapılmalıdır. Yeni bir hedef belirledik, 100 bin konutu TOKİ olarak yıllık inşa edeceğiz. Öyle konutlarımız var ki, dar sokaklar içinde yangın çıksa itfaiye bile oraya giremiyor, niye? Erişilebilir değil de onun için. Bu sürecin rastgele, plansız, programsız yürütülmesi de doğru değildir. Erişilebilirlik standartları belirlenmeli ve tüm kurumlar çalışmalarını buna göre yürütmelidir. Bu amaçla 2020 yılının erişilebilirlik yılı olarak ilan edilmesinde fayda görüyorum, hayırlı olsun. Yürütülecek projelerle hem fiziksel erişim hem dijital dönüşüm, en önemlisi de zihinsel dönüşüm yönünde gereken adımlar atılmalıdır. Zihinsel dönüşüm sağlanmazsa zaten burada bir sakatlık vardır. Bu sürecin Cumhurbaşkanı olarak takipçisi olacağımı ifade etmek istiyorum. Ailesi olmayan veya ailesinin yanında hayatını sürdürme imkanı kalmayan her bir çocuğumuza sahip çıkmak devlet olarak en başta gelen görevimizdir. Elbette esas olan çocuğun ailesinin yanında veya ona aynı hissi yaşatacak bir ailenin yanında büyümesidir. Çünkü eskiden yaygın şekilde rastladığımız yurt tipi binalarda ve sadece kamu görevlilerinin gözetiminde çocuk yetiştirilmesi pek mümkün olmuyor. Bu amaçla iktidara geldiğimiz yıldan itibaren devlet korumasındaki çocuklara ilgili sistemi baştan sona değiştirdik. Yurt tipi binaları terk ederek aile ve mahalle sıcaklığı içinde hayatlarını sürdürebilecekleri yeni bir sisteme geçtik. Maddi durumu iyi olmadığı için devlet gözetimine verilen çocukları kendi ortamlarında ekonomik ve sosyal olarak destekledik. Halihazırda 128 binin üzerinde çocuğun bu şekilde kendi aileleri yanında yetişmelerini sağlıyoruz. Kimsesi olmayan çocuklar için koruyucu aile sistemini yaygınlaştırdık. Bunu yaparken kardeşleri ayırmamaya da itina gösterdik. Halen 6 bine yakın koruyucu aile 7 bin 259 çocuğumuza sahip çıkıyor” ifadelerini kullandı.