Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Bu dönemde dijital dünyanın içine doğmuş olan bu çocukların başka sorumlulukları var, başka ihtiyaçları var. Bugün artık alışverişini internetten yapan, sinema, tiyatro, konser gibi bütün benzer içerikleri internetten izleyen bir nesil var karşınızda. Çünkü onlar bu şartların içine doğdular ve biz onların bu ihtiyaçlarına karşı duyarsız davranamayız. Sosyal medyayı, benzeri kavramları sadece şikayet edilecek kavramlar değil nötr araçlar olarak görmek zorundayız. Onların iyiye ya da kötüye kullanılması elbette bizim elimizde" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Türkiye Özel Okullar Derneği tarafından düzenlenen "Eğitimde Dijital Dönüşüm" programına video konferans yönetimiyle katıldı. Programda konuşan Bakan Ziya Selçuk, "Milli Eğitim Bakanlığı olarak, eğitim alanında çalışan insanlar olarak hepimizin aslında hem şimdiki zamanda hem gelecekten sorumlu olduğumuz çok net bir şekilde görünüyor. Bunu geçmişin penceresini dikkate alarak yapmamız söz konusu. Evlatlarımızın bugünün dünyasında güçlü bir biçimde var olmaları ve yarınlara güvenle bakabilmeleri bu söylediğimiz çerçeve ile doğrudan doğruya ilişkili. Bir bakıma bizler geleceğe mektup yazıyoruz. Eğer mektubu gönderdiklerimiz adres değişiyor ve biz de bu değişimi yok sayıyorsak, mektubu hala eski adresine yolluyorsak elbette boşa kürek çekiyoruz demektir. Biz doğru adresi takip eden geleceği öngörecek ve oraya uzanacak, hem entelektüel hem aksiyon gücüne sahip öncüler olmakla mükellefiz. Bizim bu öncülüğümüz sayesinde geleceği kurmak, daha güçlü bir biçimde ortaya koymak mümkün olacak" dedi.
Günümüzde çocukların ihtiyaçlarının geçmişten farklı olduğuna dikkat çeken Selçuk, "Çocuklarımızın bu gelecek tasavvuru içinde geride kalmamaları, dünyadaki akranlarıyla birlikte güzel şeyler oluşturmaları ve insanlığın geleceğine dar güzel haberler üretmeleri çok önemli. Bir taraftan dünyadaki bu dönüşümde bizim çocukların adil bir şekilde yer bulmaları ve gerekirse yarışabilmeleri, rekabet edebilmeleri çok çok önemli. Bunun temelinde yatan kavramda fırsat adaleti diye düşünüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’nda sürekli fırsat adaleti ifadesini kullanıyoruz. Çünkü Fırsat eşitliği, herkese eşit davrandığınızda herkese hak ettiği içeriği yada muhtaçlığı gidermiş olmazsınız bu nedenle adalet kavramı çok daha sağlıklı bir kavram diyebiliriz. Bu dönemde dijital dünyanın içine doğmuş olan bu çocukların başka sorumlulukları var, başka ihtiyaçları var. Onlar teknolojinin içine doğdular diyebiliriz. Diğer kuşaklara göre yeni teknoloji ile ilgili hususları çok daha çabuk öğrenebiliyorlar, çok daha kolay uyum sağlayabiliyorlar" diye konuştu.
"SOSYAL MEDYAYI BENZERİ KAVRAMLARI SADECE ŞİKAYET EDİLECEK KAVRAMLAR DEĞİL NÖTR ARAÇLAR OLARAK GÖRMEK ZORUNDAYIZ"
"Farklı dönemlerde yaşamış olan iletişimin çok farklı yönlerini görmüş olan biz öğretmenlerin dikkat etmesi gereken başka yönleri de gündeme getiriyor" diyen Selçuk, "Eskilerde kırsal alanlarda çeşme başı buluşması, kapı önü sohbetleri, çay bahçesi muhabbeti tüm bunlar elbette iletişimin bir boyutuydu aracıydı ama bugün sosyalleşmenin çok farklı versiyonları ile karşı karşıyayız. Sosyal medyayı benzeri kavramları sadece şikayet edilecek kavramlar değil nötr araçlar olarak görmek zorundayız. Onların iyiye ya da kötüye kullanılması elbette bizim elimizde. Herhangi bir aracın iyi yada kötü olmasından söz etmiyoruz. Bugün artık alışverişini internetten yapan, sinema, tiyatro, konser gibi bütün benzer içerikleri internetten izleyen bir nesil var karşınızda. Çünkü onlar bu şartların içine doğdular ve biz onların bu ihtiyaçlarına karşı duyarsız davranamayız. Dünyanın gelecek 15- 20 yıl içerisinde yaşayacağı büyük kırılmanın farkında olan kişiler olarak bütün dünyadaki bu dönüşümü yeniden yeniden okumak zorundayız. Eğer bu büyük kırılmaya hazır olmazsak, yani biyolojik, fiziksel ve dijital olanı bir araya getirecek bir tekillik uygarlığa hazır olmazsak o zaman gerçekten de bu küresel dönüşümün ne olduğunu okumakta zorlanabiliriz" ifadelerini kullandı.
Dijitale doğru olan bu dönüşümün içinde olunan kitlesel eğitimden, kişisel olan eğitime doğru bir gidişatı içerdiğini kaydeden Bakan Selçuk, "Bu aslında insan doğasına daha uygun bir yaklaşım denilebilir. Yine de içinde riskler barındıran bir yaklaşım ve eğitim teknolojilerin bu dönüşümde çok güçlü araçlar olmaları, güçlü bir envanterler olmaları gerçekten önemli ve kişiselleştirmeyi elbette önemsiyoruz ama bir taraftan da derinleşmeyi önemsiyoruz. Yani sadece kitlesel eğitim vererek herkese kırk numara ayakkabı ya da herkese aynı içerik, aynı kitap ya da yöntem dediğimizde bunun aslında eğitimin doğasına aykırı olduğunu hepimiz farkındayız. Kişiselleştirmeyi nasıl yapacağız. Bu arada eğitim teknolojilerinin büyük katkısı devreye giriyor. İnsanların kendi doğalarına uygun potansiyellerinde var olan enerjileri açığa çıkarabilecek ortamlar oluşturmada öğretmenin rolü ve dolayısıyla teknolojinin rolü daha fazla önem kazanmaya başlıyor. Biz bunu 2023 eğitim vizyon dokümanında ifade ederken aslında bunu açıklamaya çalışıyoruz" dedi.
"FIRSAT EŞİTLİĞİ BAKIMINDAN SINAVA GİREN EVLATLARIMIZ İÇİN ÇOK ÇOK ADİL BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ"
Küresel salgının ortaya çıkardığı bir takım farklıların 2023 eğitim vizyonunda ortaya konulan bakış açısının geleceğe dönük olan yönünü daha fazla açığa çıkardığını ifade eden Bakan Ziya Selçuk şunları kaydetti. "Bu kişiselleştirmenin beraberinde gelecek olan riskleri de dikkate almak söz konusu. Eğer yeni bir dokümanın söylediği gibi çift kanatlı çocuklar yetiştirirken hem sanatı hem bilimi hem ahlaki değerleri, hem kendi toprağını, coğrafyasının nefesini kokusunu birlikte ele almazsa çocuklar o zaman çift kanatlı yetişmiş olmayacaklar ve geleceğe dair bir takım sorunlar yaşama ihtimali yükselecek demektir. Küresel salgının tetiklemesiyle biraz hızlandık diyebiliriz Dünyadaki diğer ülkelerde küresel salgın döneminde ne yapıldı da Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz bunları yapmadık veya yapamadık eksik bıraktık noktası bizim açımızdan çok önemli. Belki içerideyken çok fark etmiyoruz ama MEB olarak kurduğumuz televizyonlar canlı ders alt yapısı EBA içerikleri uzaktan eğitimle ilgili ortaya konan basılı dokümanlar, mobil uygulamalar ve daha onlarcasını sıralayabilirim ama özellikle ifade etmek isterim fırsat adaleti bakımından fırsat eşitliği bakımından sınava giren evlatlarımız için çok çok adil bir dönemden geçiyoruz diyebilirim. Çünkü, sadece 12 sınıf öğrencisinin 5 ayrı öğretmenden aynı konuyu izleme imkanı var. Bu önemli bir kazanım. Dünyada bunun benzerlerini çok az görüyor olmak Türkiye olarak bizim yaptığımızın önemini daha iyi açıklamak için bir fırsat sağlayacaktır. Bu anlamda bizim EBA'nın mobil uygulamalarında 30 Milyona yakın abonemizin olması konuya olan talebi gösteriyor."